Yeni Zelanda Kamp Yolculuğu (21. – 30. Günler)

Yeni Zelanda kamp turu maceramın 21. ve 30. günleri arasında Te Urewera ile başkent Wellington arasındaki güzellikleri keşfettim. Merak ettikleriniz olursa yorumlarda belirtebilir ya da bana sosyal medyadan ulaşabilirsiniz.

Arabayla Yeni Zelanda Turu Rehberi - Yeni Zelanda kamp turu
Kamp yolculuğumun 21. günü Te Urewera Milli Parkı’nda başladı. 30. gününde Wellington’a yaklaştım.

Yeni Zelanda Kamp Turu

21.Gün


Rota: Te Urewera

Kamp Yeri:  Big Bush Campsite (Ücretsiz)

Waikaremoana Gölü’ne ve bu gölün çevresindeki Waikaremoana Yürüyüşü’ne yakın bir konumda bulunuyor. Ücretsiz olduğu için, bu birkaç günlük yürüyüşü tamamlamak isteyenler sık sık uğruyor. Bazıları araçlarını buraya bırakarak yürüyüşe çıkıyor.  Oldukça geniş, sessiz ve yeşil bir alana sahip. Su temin ediyorlar ancak kullanmadan önce kaynatmanız gerekiyor.

Gezdiğim Yerler: Waikaremoana Gölü Yürüyüşü, Rosie Koyu

Günün Özeti: Bugün ilk defa; İngilizce’de “Porridge” olarak geçen, süt ve yulafla yapılan bir karışım hazırladım. Hem ucuz, hem yapımı hızlı hem de enerji verici olduğu için kampçılar tarafından tercih ediliyor. Tanıştığım Yeni Zelandalılar ve İngilizler bunu genelde sade yese de, bence muz veya bal ekleyerek o sade tadını lezzetli hale getirmek lazım. Kahvaltının ardından, Yeni Zelanda’nın 9 büyük yürüyüş parkurundan biri olan Waikaremoana Gölü Yürüyüşü için kamp yerinden ayrıldım. 3-4 günde tamamlanabilen bu yürüyüş parkuru 46 kilometre uzunlukta. Waikaremoana Gölü çevresinde bulunan bu güzel yürüyüş parkurunun ilk günkü bölümünü yürüdükten sonra başlangıca döndüm. Güzel bir manzaraya sahip Rosie Koy’unu da ziyaret ettikten sonra tekrar kamp yerine geçtim.

Lake Waikaremoana Great Walk - New Zealand
Waikaremoana Yürüyüşü’ne başlangıç noktası

22.Gün


Rota: Te Urewera

Kamp Yeri:  Big Bush Campsite (Ücretsiz)

Gezdiğim Yerler: Rata Ağacı Yürüyüşü, Eski Maori Yolu, Hinerau Yürüyüş Yolu, Papakorita Şelalesi

Günün Özeti: Yoğun ve keyifli bir gün oldu. Kısaca bahsetmek gerekirse; Rata Ağacı Yürüyüşü’nde gördüğüm Rata ağacının 800-1000 yaşlarında olduğu söyleniyor. Eski Maori Yolu, ormanın içine doğru ilerleyen dar bir patikadan oluşuyordu. Hinerau Yürüyüş Yolu, Aniwaniwa Ziyaretçi Merkezi’nin hemen karşısında kısa bir parkura sahipti. 3 tane küçük şelaleciği vardı. Papakorita Şelalesi ise 20 metrelik güzel bir şelaleydi. Birkaç saatin ardından kamp yerine döndüm ve akşam yemeğinin ardından dinlenmeye çekildim. Bu arada, burada gece gökyüzünü seyretmek adeta 4K bir belgesel izlemek kadar net. Işık kirliliği olmayan ve temiz bir havaya sahip olan Te Urewera Milli Parkı’nda yıldızları izlemek güzel.

Papakorita Falls - New Zealand
Papakorita Şelalesi

23.Gün


Rota: Te Urewera > Napier (180 Km)

Kamp Yeri: Clive Grange Domain  (Ücretsiz)

Napier’de, sadece 2 tane NSC (İçerisinde duşu vs. olmayan) tipi araçlar için kamp yeri mevcut. ‘Clive Grange’ bu ikisinden en geniş ve müsait olanı. Okyanusa kıyısı olan bir kamp alanı. Tuvalet, piknik masası vb. imkanları bulunmuyor. Çadır kurmak da pek mümkün değil. Sadece şehir merkezine yakın bir yerde geceyi geçirmek için değerlendirilebilecek bir kamp alanı.

Gezdiğim Yerler: Tutira Gölü,  Tangoio Şelalesi, Beyaz Çam Ormanı Yürüyüşü

Günün Özeti: Te Urewera Milli Parkı’na veda etme vakti geldi. Kamp yerinden ayrılarak Tutira Gölü’ne doğru yola çıktım. Bu göl küçük ama sakin bir göl. Ben oradayken bir öğrenci grubu geldi ve gölde kano ile yarıştılar. Göl kıyısında piknik masaları var ama bir şey yerken ördekler rahat bırakmıyor. Neyse ki gölün çevresinde farklı noktalarda piknik masaları bulunuyor. Küçük bir yükseltinin üzerindeki piknik masalarına geçtiğimde ilginç bir şey ile karşılaştım. Birisi farklı metallerden süs eşyası gibi çatal ve bıçak hazırlayıp ağaca asmış. Üzerlerine de fiyat koyulmşu. Kim nasıl alacak ve kime nasıl ödeyecek bilemiyorum. Göldeki molamın ardından Tangoio Şelalesi ve Beyaz Çam Ormanı yürüyüş parkurlarını tamamlamak üzere bir sonraki kasabaya geçtim. ‘Tangoio’ yürüyüş parkuru gidiş-dönüş 2 saatte tamamlanabiliyor. Parkurun sonunda 25 metrelik bir şelaleye ulaşılıyor. Beyaz Çam Ormanı yürüyüş parkuru ise 2 farklı kısa parkurdan oluşuyor. Bu parkurları tamamladıktan sonra geceyi geçirmek için Napier’e geçtim.

Lake Tutira - New Zealand
Tutira Gölü

24.Gün


Rota: Napier

Kamp Yeri: Clive Grange Domain 

Gezdiğim Yerler: Napier, Napier Kütüphanesi

Günün Özeti: Güzel bir Napier sabahında, sahildeki barbekü alanında kahvaltı yaptıktan sonra Napier sokaklarında dolaştım. Napier’de hoş bir atmosfer var. Öğleden sonra Napier kütüphanesine geçtim ve Gelibolu ile ilgili kitaplar okudum. Yeni Zelandalı ve İngiliz yazarlardan Çanakkale Savaşı’nı okumak güzeldi. Onlar da en az bizim kadar bu savaşa önem veriyorlar. 1. Dünya Savaşı’na gönderdikleri askerler, Yeni Zelandalıların ilk defa bir ulus bilincine sahip olmalarını sağlamış. Maoriler adanın yeni misafirleri olan Avrupalılar tarafından baskı altındayken, bu savaştan sonra yavaş yavaş kabul görmeye başlamışlar. Bugün Yeni Zelanda’nın her yerinde Gelibolu ve 1. Dünya Savaşı ile ilgili bir anıt veya müze bulunuyor. Yeni Zelanda, İngiliz komutası altında Gelibolu’ya 13.977 asker göndermiş. Bunlardan 2779’u hayatını kaybetmiş ve 5212’si yaralanmış. Ölenlerden sadece 344’ünün mezarı biliniyormuş. 2000’i ile ilgili en ufak bir iz bile yokmuş. Okuduğum kitaplardan biri olan “Bloody Gallipoli” adlı kitapta ölenlerin tam listesi de yer alıyordu. Okuduğum bir başka kitap ise “Letters from Gallipoli”ydi. Onda da savaştaki askerlerin Gelibolu’daki gerçek hikayeleri anlatılıyordu. Yakında hazırlayacağım detaylı bir makale ile Yeni Zelanda ve Gelibolu ilişkisini anlatacağım. Bugün ayrıca kütüphanede telefonumu şarj etme imkanım da oldu. Yeni Zelanda’daki kütüphanelerin çoğunda şarj ve internetle ilgili işlerinizi halledebiliyorsunuz.

Yeni Zelandalılardan bir Gelibolu kitabı: Bloody Gallipoli - Richard Stowers

25.Gün


Rota: Napier > Hastings > Porangahau (130 Km)

Kamp Yeri: Te Paerahi (Ücretsiz)

Dünyanın en uzun isimli yerleşim birimine yakın bir konumda bulunan ağaçlar arasında güzel bir kamp alanı. Çadır kurmak için de gayet uygun bölümleri var. Hemen sahilin kıyısında bulunuyor. Burada konaklamak için belediyeye ait bir numaraya; adınızı, araç plakanızı ve kaç gece kalacağınızı göndermeniz yeterli. E-mail de atabilirsiniz.

Tel No: 068578060  E-mail: bruce.kitto@chbdc.govt.nz

Gezdiğim Yerler: Hastings, Hastings Farmers Market, Cape Kidnappers Sümsük Kuşu Kolonisi

Günün Özeti: Napier, deprem sonrasında Art Deco tarzı mimari ile inşa edilmiş güzel yapılarla süslenmiş. Yeni Zelanda’ya göre büyük sayılabilecek bir şehir. Özellikle elma üretimi ile her yıl yüzlerce kişinin iş bulmak için uğradığı şehirlerden biri. Napier’de biraz gezdikten sonra Hastings’e gitmek için şehre veda ettim. Hastings’e girer girmez yol üzerinde gördüğüm bir yerel marketten 1kg şeftali (2NZD – 5TL) ve 5 de mısır aldım (2.5NZD-5.5TL). Normal marketlere göre yarı yarıya daha ucuzdu. Hastings’de pazar günleri bir market kuruluyor: Hastings Çiftçi Pazarı. Güzel bir atmosfere sahip olan pazarda; peynir, ekmek, zeytin, kuruyemiş, meyve, sebze ve kek gibi hem yerel üreticilerin ürettiği hem de kimi dükkanlardan özel getirilen ürünler satılıyor. Birçok yiyeceği de test etmek mümkün. Standlardan birinde lokum satıyorlardı. Gittim denedim ve bir Türk olarak beğendiğimi söyleyince sevindiler. Pazardaki keyifli dakikalardan sonra önce Hamilton’a, sonra da Sümsük Kuşu kolonisini görmeye gittim. Bu ilginç kuşları yakından gördükten sonra, Te Paerahi kamp alanına geçtim.

Sümsük Kuşu Kolonisi’ni anlatan gezi yazısı: Cape Kidnappers Sümsük Kuşları

Cape Kidnappers Gannet Colony

26.Gün


Rota: Porangahau > Alfredton (110 Km)

Kamp Yeri: Alfredton Park (Ücretsiz)

Bu kamp yeri, Alfredton Toplum Merkezi’nin bitişiğinde yer alan geniş bir çim alandan oluşuyor. Alfredton, ıssız bir yerde bulunan çok az nüfuslu bir yerleşim birimi. Bu kamp alanı için bir iki yorumda kutuya bağış bırakılması gerektiği söylense de, burada ücreti alacak ve almaya niyetli birileri bulunmuyor. Biraz terk edilmiş bir havası var. Çadır kurmaya gayet uygun.

Gezdiğim Yerler: Taumatawhakatangihangakoauauotamateaturipukakapikimaungahoronukupokaiwhenuakitanatahu (Dünyanın en uzun ismine sahip yerleşim birimi)

Günün Özeti: Bugün Guinness Rekorlar Kitabı’na göre dünyanın en uzun ismini sahip yeri olan “Taumata whakatangi hangakoauau o tamatea turi pukakapiki maunga horo nuku pokai whenua kitanatahu” adlı köyü ziyaret ettim. Maori dilinden tercümesi: “Dağları tırmanan, kayan ve yutan, toprak-yutan olarak da bilinen koca dizli Tamatea’nın sevdiğine flüt çaldığı yer.” Bu yerin ismi, eski Maori kabile şeflerinden biri olan Tamatea’ya ithafen belirlenmiş. Bir başka kabile ile olan savaşının hikayesinin ardından bu uzun isim ortaya çıkmış. Bu özel noktayı ziyaret ettikten sonra kamp yeri avına çıktım. Ancak 3. denemem olan Alfrington Park’ta geceyi geçirmek için durabildim.

World's longest place name - New Zealand - Dünyanın en uzun isimli yeri - Yeni Zelanda

27.Gün


Rota: Alfredton > Featherstone (85 Km)

Kamp Yeri: Lake Reserve (Ücretsiz)

Featherstone’daki tek ücretsiz kamp alanı burası. Hem çadır kurmak için hem de araçta geceyi geceyi geçirmek için geniş ve düz bir alanı var. Ağaçlıklı bir bölümü de bulunuyor. Piknik masası vb. olmasa da en azından tuvaleti mevcut. Okyanusun hemen kıyısında bulunduğundan şiddetli rüzgarlar oluşabiliyor.

Gezdiğim Yerler: Mount Bruce Yaban Hayatı Merkezi, Masterton Kütüphanesi, Savaş ve Sanat Müzesi, Messines Layby Hatıra Parkı

Günün Özeti: Kamp yerinden erkenden ayrılıp Mount Bruce Yaban Hayatı Merkezi’ni ziyaret ettim (20NZD -50TL). Yeni Zelanda’nın milli kuşu olan Kiwi’yi ilk kez görme fırsatım oldu. Kiwi’leri öyle seviyorlar ki, doğada onları tehdit eden tüm hayvanları etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. Ayrıca burada birçok güzel kuş da bulunuyor. Ziyaretimin ardından Masterton’a giderken yol üzerinde bir ANZAC köprüsü gördüm. Gelibolu’da ölenlerin anısına inşa etmişler. Burada kısa bir molanın ardından, Masterton Kütüphanesi’ne geçtim. Hem Güney Adası’ndaki iş ilanlarına baktım, hem de Gelibolu ile bir iki kitaba daha göz attım. Kütüphaneden sonra da, Savaş ve Sanat Müzesi’ni ziyaret ettim. Kamp yerine geçmeden önce ise bir hatıra parkı daha gördüm: “Messines Layby”. Bu seferki eski bir askeri kampın karşısında açılmış. Bu parkta dikkatimi çeken asıl şey, buraya Gelibolu’dan getirdikleri “Halep Çamı” türündeki bir ağaç tohumuydu. Bugün dev ve güzel bir ağaç haline gelmiş. Gelibolu’nun Yeni Zelanda tarihindeki önemi gerçekten büyük. Burada bir de ‘Sakura’ (Kiraz Çiçeği) Bahçesi vardı. Bu ilginç hatıra parkı ziyaretimin ardından kamp yerine doğru yol aldım.

Messines Layby Memorial Park - Featherstone - New Zealand

28.Gün


Rota: Featherstone

Kamp Yeri:  Lake Reserve (Ücretsiz)

Gezdiğim Yerler: Featherstone Kütüphanesi

Günün Özeti: Featherston, nüfusu az bir yerleşim birimi ve geniş tarım alanlarına sahip. Çeşitli iş başvuruları için kütüphane kullanımı ve Featherstone’daki Lokomotif Müzesi’ni görmek için bir gece daha Featherstone’da kalmak istedim. Şansıma müze kapalıydı o yüzden günün devamında kütüphanede vakit geçirdim. Güney Adası’nda bir süre çalışıp, kamp yolculuğumun devamı için biraz para biriktirmem gerekiyor. Kütüphanenin ardından geceyi geçirmek için tekrar Wairarapa Gölü kıyısındaki kamp alanına geçtim. Bu küçük yerleşim biriminde dikkatimi çeken bir şey vardı. O da, dükkanların girişlerinde bulununan girişte şapka ve gözlüklerinizi çıkarın uyarısıydı. Görünen o ki, böylesine küçük bir yerdeki suç oranı pek de düşük değil. Kısa bir süre de olsa, 2 gün kalmama rağmen ben herhangi bir olumsuzluk ile karşılaşmadım.

Hay Bales - Saman Balyaları - Featherston

29.Gün


Rota: Featherstone > Lower Hutt (50 Km)

Kamp Yeri: Belmont Regional Park (6NZD – 15TL)

Güzel ve geniş bir kamp alanına sahip. Ormanın içerisinde sessiz ve keyifli bir kamp imkanı sunuyor. İçme suyu, tuvalet ve piknik masaları gibi imkanları mevcut. Her akşam bir görevli kamp ücreti ödemelerini kontrol etmeye geliyor. Ayrıca kamp alanı yakınlarında bir ki tane yürüyüş parkuru da mevcut. Wellington’a yakın en ucuz yer burası olduğu için akşam 6-7 gibi kalabalıklaşmaya başlıyor.

Gezdiğim Yerler: Rivendell (Yüzüklerin Efendisi Film Seti)

Günün Özeti: Featherston’a veda edip Wellington’a doğru yola çıktım. İlk önce, Yüzüklerin Efendisi’nde geçen ‘Rivendell’ sahnelerine ev sahipliği yapan Kaitoke Doğa Parkı’nı ziyaret etttim. Yüzüklerin Efendisi ve hatta Hobbit filmlerinin setleri Yeni Zelanda’nın birçok farklı yerine dağılmış durumda. Serinin ilk filminde, Frodo ve yüzük kardeşliği Rivendell’den (Ayrık vadi) Mordor’a gitmek için alttaki fotoğrafta görünen kapıdan geçmişlerdi. Yalnız bu kapı filmde kullanılan orijinal kapı değilmiş. Filmdekinin yarısı kadar büyüklükte bir kopyasını ziyaretçiler için filmde geçen aynı noktaya yerleştirmişler. Ayrıca filmdeki sahneleri buradaki gerçek atmosferle bağdaştırmak çok zor. Tabi doğa üstü şeyleri bir film seti ziyaretinde görmeyi beklemeyiz ama en azından sahneleri anımsatacak kadar bile buradaki doğal ortam kullanılmamış. Yine de bilgi panolarını okuyarak ve buranın gerçekten de kullanıldığını bilerek gezmek keyifliydi. ‘Rivendell’ ziyaretimin ardından, çadırımı satın aldığım yere iade etmeye gittim. “Pol” denilen gergi çubuklarından biri şiddetli rüzgarlarda kırılmıştı. Tüm faturaları sakladığım gibi çadırınkini de saklamıştım ve iadesi de kolay oldu. Yerine daha büyük çadır (50NZD/140TL) ve uyku tulumu (39NZD/110TL) aldım. Bir de çelik termos aldım (8NZD/22TL). Ardından kamp yerine geçtim.

Rivendell - Yüzüklerin Efendisi Film Seti - Yeni Zelanda

30.Gün


Rota: Wellington > Picton (Feribot)

Kamp Yeri: Renwick Domain Carpark (Ücretsiz)

Gezdiğim Yerler: Picton

Günün Özeti: Bugün Wellington’dan Picton’a, yani Kuzey Adası’ndan Güney Adası’na geçiyorum. Biletimi daha önce 170 NZD (450TL) ödeyerek ayırtmıştım. Araçla gidiş için en ucuz fiyat oydu. Sabah 06:30’da feribota yetişmek için kamp yerinden ayrıldım. Kamp yerini Wellington’a çok yakın bir yer olarak seçtiğimden saat 06:50’de limandaydım. Yerli-yabancı birçok kişinin araçlarıyla karşı adaya geçtiğini bildiklerinden, hem limana girişte hem de liman sahasında hazır bekleyen birçok görevli sizi yönlendiriyor. Gişeye geçtiğimde önce telefonumdaki onay e-malini gösterdim. Görevli bana 3 tane renkli plastik bilet verdi ve ardından araç sırasına geçtim. 07:30’da feribota almaya başladılar. Feribot yolculuğum saat 08:00’de başladı. Feribot çok geniş ve rahattı. Hem eğlence odaları hem de şarj üniteleri mevcuttu. Üstelik ücretsiz internet de vardı. Güzel bir feribot yolculuğunun ardından saat 11:30’da Picton’a vardım. Aracı şehirde park edince ön sağ üst güneşliğin yarısının kopmuş olduğunu gördüm. Sanırım şiddetli rüzgara dayanamadı. Güney Adası’nın kuzeyinde kilometrelerce uzunlukta üzüm bağları var. Hasat için her yıl yüzlerce gezgine iş olanağı sağlıyor. Gün içerisinde birkaç tane işvereni arasam da istediğim cevapları alamayınca kamp yerine geçtim. İlerleyen günlerde şansımı tekrar deneyeceğim. Olmazsa bir yerde uzun süreli konaklayıp normal bir işte çalışmayı düşünüyorum. Param iyice azaldı. Bu arada kamp yerine geçerken, lastiklerden birine vida girince bir lastikçiye gitmek zorunda kaldım. Yama için 20 NZD (55TL) ödedim.

Wellington - Picton Feribot - Yeni Zelanda
Bu Yazıyı Paylaşın
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Scroll to Top