Angkor Wat, Kmerce’de; “Tapınak Şehri” anlamına geliyor. Aslında çevredeki tapınaklarla birlikte hepsi “Angkor Wat Tapınakları” olarak anılsa da, “Angkor Wat” denildiğinde kastedilen bir ana tapınak bulunmakta. Angkor Wat, dünyanın en büyük Hindu tapınağı olarak 35 yılda inşa edilmiş. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Angkor Wat, bir Hindu tanrısı olan Vişnu’ya adanmış. Öylesine büyük ve öylesine ihtişamlı bir tapınak ki, uzaktan ilk gördüğünüzde bile gözlerinizi alamıyorsunuz. Daha önce izlediğim bir belgeselde, Angkor Wat’ın aslında su üzerinde yüzdüğünü öğrenmiştim. Tonlarca ağırlığa sahip bu tapınağı, yapay bir gölün içine ve kum taşı bir taban üzerine inşa etmişler. Öyle ki, eğer su seviyesi belirli bir seviyenin altına düşerse tapınak yerle bir olacakmış. Özellikle de bunu düşünerek gezince, bu devasa mühendislik harikasının o çağda nasıl inşa edildiğine inanamadım.
Siem Reap’te tur için Tuktuk nasıl bulunur?
Angkor Wat’a Doğru
Tapınak ziyaretimin ikinci günü, Angkor Wat Tapınağı’nda güneşin doğuşunu izleyerek başlayacaktı. Sabah saat 4:15’te uyandım ve gece hazırladığım sandviçi yedikten sonra resepsiyonda Tuktuk sürücümü beklemeye başladım. Saat 5’e doğru da otelden ayrıldık. Yol yine Tuktuk’larla doluydu ve herkesin hedefi yine aynıydı: Angkor Wat. Yalnız bu sefer normalden çok daha hızlı bir şekilde gittik. Hem güneşle hem de diğer Tuktuk sürücüleriyle bir yarış halindeydik adeta.
Angkor Wat’ta Güneşin Doğuşu
Angkor Wat’a vardığımızda hala karanlıktı. Yüzlerce insan da aynı benim gibi Tuktuk’larından veya tur araçlarından ayrılarak Angkor Wat’a doğru yürüyordu. Angkor Wat’ın, dünyanın her yerinden gelen bu kadar insanı gecenin bir yarısı aynı noktada toplamayı başarabilmesini de düşünerek hızlı hızlı hedefe doğru ilerledim. Karanlık olduğu için çoğu zaman etrafımda neler olduğunu göremeden kalabalığı takip ettim. Angkor Wat’ı çevreleyen yapay gölün kıyısında güzel bir yer kaptıktan sonra beklemeye başladım. Aslında güneşin doğuşunu tek izleyebileceğiniz yer burası değil. Angkor Wat’ın önündeki geniş alan üzerinde, güzel açılara sahip tapınak yapıları da bulunuyor. Bir 10 dakika kadar bekledikten sonra ‘O an’ geldi. Günün ilk ışıklarıyla beraber oluşan renklerin, Angkor Wat tapınağı ile birlikte göl üzerinde oluşturduğu yansımayı tarif etmeye kelimeler yetmez. O nasıl bir güzellik öyle! Adeta hipnoz olmuş gibi dakikalarca kıpırdamadan her saniyenin keyfini çıkarmaya çalıştım. Sırf bu görüntüye şahit olmak için bile Kamboçya’ya gelmeye değer.
Angkor Wat’ta Gün Doğumu
Güneşin doğuşunu izledikten sonra tapınağı gezmeye başladım. Angkor Wat, oldukça geniş bir alan üzerine inşa edilmiş birden fazla katı olan bir yapı. Duvarları, Khmer İmparatorluğu savaşlarından, Hinduizm’den ve Budizm’den izler taşıyan geniş taş oyması hikayelerle kaplı. İlk yapıldıklarında altın varak kaplı olanlarında, bugün o kaplamadan eser kalmamış. Ancak çok yakından bakınca fark ediliyor. Özellikle metrelerce genişlikteki bir duvar üzerinde yer alan ve Hinduizm kaynaklı Ramayana hikayelerinin anlatıldığı işlemeler hayranlık uyandırıcı derecede güzel. Angkor Wat’ta gezerken ara sıra maymunlara da rastladım. Biraz agresif görünüyorlardı. O yüzden bir maymun görünce elde yiyecek veya su şişesi tutmamakta fayda var.
Bir Budist’ten Hayır Duası
Angkor Wat’ın gizemli odaları ve bahçelerinde gezerken, bir Buda heykelinin yanında dua okuyan (?) ve bağış toplayan bir Budist rahibe rastladım. Buraya kadar gelmişken karşısına oturup bir hayır duası da ben aldım. 🙂 Koluma bir tane ince kumaş bileklik takarak, sanırım ‘Pali dilinde’ bir çeşit dua okudu. Ritüel gereği, önündeki tasın içindeki kutsal (?) suyu bir fırça yardımı ile hafif hafif üzerime sıçrattı. Suyun yüzüme geldiği anlarda gülümsediği de oldu. 🙂 Toplamda 30-40 saniye kadar süren seansın ardından teşekkür edip, küçük bir miktar bağışta bulundum.
Angor Wat’a Veda Vakti
Angkor Wat’ta hiç öyle hissettirmese de 4 saat kalmışım. Her anından keyif aldım. Günün devamında diğer tapınakları da görmem gerektiği için ayrılmak durumunda kaldım. Size tavsiyem; Angkor Wat’a ya sabah çok erken ya da öğleden sonra saat 3 gibi gelmelisiniz. Saat 10:00 ile 15:00 arası sıcaklıklar rahatsız edici seviyeye ulaşabiliyor. Ayrıca, ziyaret edenlerin çoğu benim yaptığım gibi gün doğumunu izledikten sonra tapınağı geziyor ve öğle vaktinden önce ayrılıyor. Öğleden sonra gelirseniz, sabahki kalabalığı da atlatmış olursunuz. Bunun yanında, çeşit çeşit ürünler satan satıcılardan bir şey almak istemiyorsanız, size yaklaşıp sorduklarında cevap dahi vermemelisiniz. Göz göze gelmeyi bile pozitif bir işaret kabul ediyorlar. Birinden bir şey alırsanız da, diğer satıcılar tarafından rahatsız edilebiliyorsunuz.
