Maoriler, Avrupalıların Hollandalı denizci Abel Tasman aracılığı ile keşfettiği Yeni Zelanda’da yaşayan yerel halk olarak biliniyor. Yeni Zelanda’ya gitmeden önce, Maoriler hakkında biraz bilgi edinmiştim. Yeni Zelanda gezimde mutlaka bir Maori köyü ziyareti yaparak, yaşamları ve tarihleri ile ilgili gerçekleri birinci ağızdan duymak istiyordum. Yeni Zelanda’nın çeşitli yerlerinde ziyaretçi kabul eden ve özel şovlar düzenleyen Maori köylerinin yer aldığını öğrendim. Roturua’daki Whakarewarewa Maori Köyü, gayzerlerle ve termal göllerle dolu topraklar üzerinde olduğu için dikkatimi çekti. Ayrıca rehberli bir tur imkanı da sunuyorlardı. Bu köye giriş için normalde 35 NZD (90 TL) olan bilet ücreti, indirim sitelerinden 18.50 NZD (50 TL) ödeyerek alınabiliyor. Rotorua’ya gelmeden önce biletimi satın alarak heyecanla beklemeye başladım.
Bir Maori Köyü: Whakarewarewa
Lonely Planet tarafından dünyada ziyaret edilmesi gereken 500 yerden biri olarak gösterilen Whakarewarewa Maori Köyü, bugün hala Maoriler tarafından aktif olarak kullanılan bir yer. Bu köy; kaynayan çamur havuzları, termal göller, gayzerler, çeşitli boyutlarda tek katlı evler, jeotermal aktivite bilgi merkezi, kafe, Anglikan Kilisesi ve bir de Marae’ye ev sahipliği yapıyor. Buradaki kafede jeotermal su buharında pişirilmiş mısır yenilebiliyor. Köyün içerisinde yer alan kısa yürüyüş parkurlarıyla da sisli termal göller, mineral zengini renkli su birikintileri ve çamur havuzları görülebiliyor. Herhangi bir efekt kullanılmadan bu köyde bir film çekilebilir geçekten. Bu büyüleyici köyün ziyaretçileri arasında İngiltere Kraliçesi Elizabeth de bulunuyor. Bu ilginç Maori köyünü ziyaret etmek için, ilk önce köyün girişinde yer alan turizm ofisine uğradım. Burada hem bilgi aldım hem de köye giriş için gerekli olan etiketi aldım. Üzerime yapıştırabileceğim bu etiketle gün boyunca dilediğim kadar köye giriş çıkış yapabileceğimi söylediler.
Biletler
Tüm gün geçerli biletlerden birini aldığınızda köyün asıl kullanılan bölümünü ve gayzerler hariç geri kalan yerlerini ziyaret edebiliyorsunuz. Köyün diğer bölümü devlete yani İngiltere Kraliçesi’ne bağlı ve yüksek ücretli turlar ile girilebiliyor. ‘Galler Prensi Gayzeri’ ve güney yarım kürenin en büyük gayzeri olan ‘Pohutu Gayzeri’ diğer bölümde yer alsa da, hem yaklaşmaya izin verilmiyor hem de köyün bu kısmındaki seyir noktalarından da gözlemlenebiliyor.
Marae’ler
Marae, Maorilerin buluşma ve toplantı noktası olarak bir Maori köyünün en merkezi yeri olarak kabul ediliyor. Marae’lerde yer alan geleneksel toplantı evlerine Wharenui deniliyor. Özel ahşap oyma şekillere ve renklere sahip olan bu özel evlerde; cenaze, düğün, kutlama ve toplantı gibi etkinlikler düzenleniyor. Tüm Maori köyleri veya kasabalarında mutlaka birer tane Marae ve Wharenui bulunuyor. Her biri de bir Maori kabilesine veya ailesine ait olacak şekilde hizmet veriyor. Marae’lerde yer alan Wharenui’ler bir insan vücudunu simgeleyecek şekilde tasarlanıp inşa ediliyor. Ana yapı olarak bahsetmek gerekirse; çatının en tepesinde bulunan ahşap oyması ‘Tekoteko’ insan başını, çatıya V şeklini veren ve iki yana sağlı sollu uzanan ‘Maihi’ insan kolllarını, sağ ve soldaki kısa kirişler olan ‘Amo’ da insan ayaklarını temsil ediyor. Bu yapıların her bir farklı bölümünün anlamı, bize Marae’lerin doğa ile kurduğu yakın ilişkiye dair bir ipucu veriyor aslında.
Maori Dansları Gösterisi
Whakarewarewa Maori köyündeki tura, geleneksel Maori danslarını izleyebileceğiniz bir şov da dahil. Meşhur savaş dansı Haka, özel toplarla yapılan Poi dansı ve geleneksel Maori şarkılarının söylendiği bu şov oldukça ilgi çekici. Dans performanslarını sergilerken izleyiciler arasından da dileyenleri sahneye davet ediyorlar. Gerçek bir Maori atmosferi oluşturmaktan ziyade, turistlere yönelik hazırlanmış performanslar sergiliyorlar. O yüzden sadece kültürleri ve dansları ile ilgili bilgi sahibi olunabilecek güzel bir şov olduğunu söyleyebilirim.
Rehberli Maori Köyü Turu
Bilet ücretine dahil olan rehberli tur, aslında günün en çok beklediğim anlarındandı. Maorilerin hikayesini, bir Maori’den ve bir Maori köyünde dinlemek çok güzeldi. Rehber; Whakarewarewa, Maoriler ve bölgenin jeotermal yapısını keyifli bir dille anlattı. Öğrendiğim bilgilere göre; bu Maori köyünde yemek pişirme, yıkanma ve ısınma ihtiyaçları için jeotermal su kaynaklarını kullanıyorlar. Her evin sıcak termal sulara erişimi var. Köyün üzerinde kurulu olduğu topraklar bu açıdan çok zengin. Yemek pişirmek için genellikle köyün merkezinde yer alan özel bir yeraltı fırınını kullanıyorlar. Maorilerin bu geleneksel fırınına ‘Hangi’ deniliyor. Hangi’nin içerisine pişirmek için bir şey koyduklarında üzerini kapatıyorlar. Eğer tahta kapağın üzerinde taş koyarlarsa bu; “İçerisi dolu, açmayın.” anlamına geliyor. Bir yemek ortalama 5 dakika içinde pişiyor. Duş almak içinse, jeotermal su ile dolu küçük bir açık havuzu kullanıyorlar. Ayrıca bu termal köy hareketli bir toprak yapısının üzerinde yer aldığı için, potansiyel tehditlere karşı düzenli olarak yetkililer tarafından kontrol ediliyor. Öğrendiğim bir başka bilgi ise evliliklerle ilgiliydi. Eskiden farklı kabileden veya aileden biriyle evlenmelerine izin verilmezken, bugün artık Maori olmayanlarla da evlenilmeye izin veriliyor. Dışarıdan biriyle evleneceklerden en azından köye yakın yerde oturmalarını istediklerini gülerek anlattı. 🙂
Whakarewarewa
Rotorua’da ziyaret ettiğim bu sıra dışı köyde keyifli birkaç saat geçirdim. Gayzerleriyle, çamur havuzlarıyla, kültürel danslarıyla ve Marae’siyle kesinlikle ziyaret edilmeyi hak eden bir yer. Maorilerin geleneksel savaş dansı olan ‘Haka’yı öğrenmek için yıllardır aradığınız fırsat bu köyün topraklarında sizi bekliyor!